Sivas 1960 doğumlu , 6. Tuğlu Ömer Faruk efendinin torunudur. 1 yaşında Sivas tan ast subay olan babasının tayini ile Edremit’e taşınmışlardır. çalışmalarına halen Edremit de devam etmektedir. Gençlik yıllarından beri merakı çok yönlü olmuş ve kendini problemleri çözmeye adamıştır. Bununla beraber çalışmalarına ülkesi için geliştirmeye başlamıştır. Sürekli ve istikrarlı çalışmalarının sonucu başarılarda birbirini izlemiştir. İlk olarak mütehaiitlik yapmaya başlayan Durukan. Sonraları taş suyu ve ekstrakt fabrikaları açarak Türkiye ekonomisine değer katan çalışmalar yapmıştır.
2006 yılında bitkisel ürünlerin önemini görmüş ve bu alanda çalışmalarını sürdürmüştür. Türkiye’ deki ilk ekstrakt fabrikasını açmıştır. Atıl durumda olan zeytin yaprağı, çam kabuğu başta olmak üzere 250 yi geçkin bitkisel ekstrakt üretimi gerçekleştirmiş ve bunları talepler doğrultusunda üniversitelere yüksek lisans ve doktora çalışmalarında ekstrakt teminini ücretsiz olarak gerçekleştirebilmiştir. Yüzden fazla yayında Durukan nın hem Türkiye de üretilemeyen ekstraktları üreterek temin ettiğinden hem de değerli fikirlerinden ismi geçmektedir. Asıl amacı üniversite sanayi işbirliği ile milli ilaç sanayinin temellerinin atılması için özgüveni olan bir neslin yetişmesini ve bu projeyi devam ettirmesidir. Ülkemizin ilaç sanayinin olmayışı ülkemizi ilaçta dışa bağımlı kılıyor. Ve istenilen politikalar için bir araç oluyor. Bunların yanında yabancı ülkeler ülkemizi bir denek ülke olarak kullanıyor ve bazı ilaçları gelişmiş ülkelerde piyasaya sürmeden ülkemizde insanlarımız üzerinde deniyor ve tedavi konusunda sunulan ilaçlar insanlarımızı bağımlı olarak sürekli kullanıma sürüklüyor. Bunun bilincinde olan Durukan dış ülkelere bağımlı kalmadan ülkemizin ilaç sanayini ve tedavi şekilleri hakkında pek çok üniversitede doktorlara ve bilim adamlarına konferans vererek bilincin arttırılması konusunda öncü olmuştur. Metastası durduran ajan ficin çalışmasıyla Türkiye de bir ilke dünyada ise ilk kez bitkisel anti metastas ajanı yaparak tübitak birincilik ödülü almış ve Nobel adaylığı gösterilmiştir.
Zeytin kara suyu, zeytin sıkım sırasında çıkan ve çevreye akıtıldığında toprağı kanserojen madde üretmeye başlayan bir sudur. 3000 yıldır dünyadaki zeytin ve zeytinyağı üreticisi ülkelerin en büyük sorunu olan. Arıtma yöntemlerine milyonlarca dolar harcanan ancak başarılı olunamayan, ortaya büyük miktarda kalıntı bırakan yöntemlerdir. Durukan yenilikçi bakış açısıyla zeytin kara suyunun aslında yararlı bir su olduğunu ancak beklemeye bırakıldığında fermente olduğu ve bu halde zararlı hale dönüştüğünü belirledi ve dünya literatürüne girdi. Zeytin kara suyunun ekstre edilmesiyle oluşan zeytin tozu biyolojik olarak insan ve hayvan sağlığı açısından önemli bir biyoyararlı ürün haline getirmiştir. Bunun yöntemini gizli tutmayarak zeytinyağı fabrikalarına bu yöntemi açıklayarak ülke geleceği ve çevre duyarlılık örneğini göstermiştir. Ayrıca bununla kalmayan Durukan bu tozun analizlerini yaptırıp besin değeri açısından yaralı olduğunu kanıtlamış ve bunun kullanım alanlarından yalnızca birini deneme amaçlı, bu tozu ekmeklere katarak ücretsiz halk ekmeklere vermeyi önermiştir. Böylece insanlar yediği ekmekten dahi sağlıklı şekilde istifade edebileceklerdi. Ve besin değeri çok yüksek ekmekler ürettirdi.
Durukan Türkiye deki en önemli madenlerden birinin bor olduğunu biliyordu ancak Türkiye bor u işleyemeden yurt dışına satıyordu ve bundan kar elde edildiği düşünülüyordu. Ancak Durukan bazı çalışmalarında borun türevi olan bileşiklere ihtiyaç duyunca bunların yurt dışından geldiğini gördü. Bunun anlamı bizim sattığımız ham boru işleyip çok daha yüksek karlılıkta bize geri veriyorlardı. Yani Türkiye bor kaynağını hem kullanamıyor hem de bir hamal işçi olarak görülüyordu. Yabancı ülkeler boru işleyecek teknolojinin Türkiye de olmadığını biliyordu ve boru Türkiye nin işlemesinin imkansız olduğu düşünülüyordu. Durukan çalışmalara başladı ve boru işleyerek rafine yada ham değil işlem görmüş bor bileşikleri üretmeye başladı bunlardan ilki sodyum pentaborattır. Ürettiği bileşiklerin aynı zamanda analizlerini yaptırarak doğruluğunu kanıtlıyordu. Sodyum penta borat gübre alanında tüm dünyanın kullandığı bir bileşikti ama Türkiye bu bileşiği dışarıdan alıyordu ve çok pahalı olduğundan bunun kullanımı Türkiye de kalkmış ve daha basit rafine ürünler kullanılıyordu. Ancak bunlar toprakta çok emilim yapamadığından hem bitkilere hemde toprağa zarar verebiliyordu. Ancak sodyum pentaboratın böyle bir emilim problemi yoktu ilk başlarda aylık 5 ton kadar üretirken zamanla 100 tona kadar çıktı ve üretimi için Edremit de bir fabrika kurdu. Faruk Durukan zamanla yeni kullanım alanı olan bor bileşikleri araştırmaya başladı. Yoğunluğunu, gelecek vadeden ve bunun bilincinde olduğundan radyasyon emici ürünleri bor destekli üretimi için çalışmalara başladı. Bu ürün uçaklardan, savunma sanayinden boyalara nükleere saldırılardan korunma amaçlı sığınaklara ve elektromanyetik dalgalardan korunan evlere kadar geniş bir kullanımı olacaktı. Yeni ve daha önce üretilmeyen bir bor bileşiği üretmeyi başardı. Borun nötronları tuttuğu biliniyordu ama elektromanyetik dalgalara yani x ışınlarına ve gama ışınlarına karşı bir etki gösteremiyordu. Bunun testlerini yaptırarak yine düşüncelerinde haklı olduğunu gördü. Durukan nın yeni ürettiği melez bor bileşiği işe hem nükleer bombalarda çıkan nötronu hem de x ışınlarını ve gama ışınlarını dahi tutabilen bir yapıdaydı. Bu çalışması ile yılın bilim adamı ödülünü ödtü Durukana layık gördü.
Durukan’ın, Sürüldüğü yüzeyin alev almamasını sağlayan , güçlü antimikrobiyal yapıya sahip olan ve -150 derecede donmama özelliği olan taş suyu çalışması ise farklı bir metod ile üretilmiş olan bir sıvıdır. Taşları sıvıya döndürme yöntemiyle üretilmiş olan sıvı, uzay şartlarında üretim gerektirmekteydi. Ancak ne Türkiye de nede dünyada daha önce böyle bir çalışma yada metod bulunmuyordu. Bunun üzerine ABD nin dahi gerçekleştirmemiş olduğu bir proje oluşturarak uzay ortamını sağlayan cihazla taşları sıvıya dönüştürmüştür. Bu projenin amacı türk arge sini dünya argesine göstermek ve gelişen değil gelişmiş ülke Türkiye olduğunu göstermektir. Taş suyunun ilginç özellikleri ise; sürüldüğü yüzey kuruduğunda o bölgede tekrar alevlenme meydana gelmemektedir. Çok güçlü antimikrobiyal özelliktedir. Ve atık sularıdaki mikroorganizmaları 1 saat içerisinde %99 oranında öldürme gücüne sahiptir. Taş suyunu bir türevi ise -150 derecede donmama özelliğidir. Bu özelliği ile otoyollarda viyadüklerde oluşan buz ve kar çözme işlemini başarıyla sağladığı pek çok çalışma ve test ile desteklenmiştir.